atakent kurban
star kurban star kurban
Selahattin Çelik
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BİR YALNIZ BİLİM ADAMININ SESSİZ ÇIĞLIĞI…

BİR YALNIZ BİLİM ADAMININ SESSİZ ÇIĞLIĞI…

BİR YALNIZ BİLİM ADAMININ SESSİZ ÇIĞLIĞI...
BİR YALNIZ BİLİM ADAMININ SESSİZ ÇIĞLIĞI...
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir genç düşünün; annesiz, babasız büyümüş, milletin verdiği burslarla okumuş.

Üniversite hayatı boyunca Türkiye birincilikleri kazanmış, torpili reddetmiş, “ADAMINI BUL” diyen dostlarını azarlamış. Cumhuriyet Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okumuş, Gebze Teknik ve Boğaziçi Üniversiteleri’nde eğitimini sürdürmüş, ardından Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük üniversitesi olan MASSACHUSETTS INSTİTUTE OF TECHNOLOGY (MIT)’de eğitimini tamamlamış, Yard.Doç olmuş. Uluslararası dergilerde 130’a yakın makalesi yayımlanmış.

Ancak Türkiye’de karşılığını bulamamış, kahrolmuş.

Sorun sistemde mi, yoksa arkasında bir dayısı olmadığı için kendisinde mi?

Bu genç, liyakatin değil, torpilin geçerli olduğu bir sistemde kaybolmuş. Türkiye’de akademik atamalarda liyakat yerine torpilin ön planda olması, birçok nitelikli bireyin yurt dışına gitmesine neden oluyor. Bu durum, sadece bireylerin değil, ülkenin de kaybı.

Bu genç, sessiz bir çığlık atıyor. Duyabiliyor musunuz?

Belki de bir memleketin kaderine yön verecek o genç adam…

Belki bilimini, yüreğiyle yoğurup Türkiye’nin sanayi çarklarına umut olacaktı. Belki bilgi, onun ellerinde şekillenip bir laboratuvardan çıkacak; sadece deney tüplerine değil, bu toprakların yarınlarına da dokunacaktı.

Ama olmadı.
Kapılar yüzüne kapandı.
Çünkü arkasında bir “İSİM”, bir “TANIDIK”, bir “GÜÇ” yoktu.
Sadece emeği vardı.
Sadece alnının teri, gecelerin sessizliğinde yazdığı satırlar,
Ve yüreğinden süzülen bir inanç: “BİLİMLE İYİLEŞİR MEMLEKET.”

Fakat bu topraklarda liyakat çoğu zaman susturulmuş bir ezgidir.

Oysa o, ne ikbal peşindeydi ne de alkış…
Sadece bir şeyin hayalindeydi:
Adil bir ülkenin, hak edenin kazandığı bir sistemin
Ve emeğin değer gördüğü bir zamanın…

Şimdi soruyorum:
Kime kırgın bu genç?
Sisteme mi?
Yoksa sustukça suça ortak olan bizlere mi?

Belki bir gün…
Bir ülke, geride bıraktığı cevherleri fark ettiğinde
Çok geç kalmış olacak.

Ve o zaman
Ne makamlar, ne ödüller, ne de pişmanlık
O çığlığı susturabilecek:

“ASLINDA SADECE HAK ETTİĞİ YERİ İSTEMİŞTİ…”

Şimdi biz ne yapıyoruz? Sosyal medyada onun gibi beyinlerin yurt dışına gidişine hayıflanıyor, sonra kendi çocuklarımızı torpille bir yerlere yerleştiriyoruz.

Bu genç, aslında hepimizin vicdanını temsil ediyor. Ve o vicdan çoktan kırıldı. Eğer hâlâ bu ülkeye inancını yitirmemişse, tek nedeni: “BEN YİNE DE KALIRSAM, BELKİ BİR ŞEY DEĞİŞİR…” umududur.

Ama biz o umudu da tüketirsek… Bir gün arkamıza dönüp baktığımızda, bu ülkenin sadece nitelikli insanlarını değil, geleceğini de kaybettiğini göreceğiz. Ve o zaman ne torpil, ne koltuk, ne de unvan işe yarayacak…

Kalın sağlıcakla..
Selahattin Çelik..

Not: Bu yazı, siyasi bir polemik amacı taşımamaktadır. Amacımız, liyakat ve adaletin önemine dikkat çekmektir…

BİR YALNIZ BİLİM ADAMININ SESSİZ ÇIĞLIĞI…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Yalova Başak Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin