Yıllar önce “KÖYDEN KENTE GÖÇ” diyerek başlatılan o meşhur proje, bugün yaşadığımız birçok sosyal ve ekonomik sorunun temelini attı. O dönem belki çağa ayak uydurmak gibi görünüyordu ama aslında bizi “TOPRAKTAN, ÜRETİMDEN VE KENDİ ÖZ BENLİĞİMİZDEN” kopardı.
Kenan EVREN döneminde başlayan, Turgut ÖZAL’la hız kazanan bu süreçte, köyler boşaldı, şehirler doldu. Fabrikalar değil, AVM’ler yükseldi. Toprakla bağı kesilen insanlar artık üretmiyor, sadece tüketiyor. Ve ne acıdır ki, TÜKETTİKÇE TÜKENİYORUZ.
Oysa bu memleketin kurtuluşu, tam tersine bir yoldan geçiyor:
KENTTEN KÖYE DÖNÜŞ PROJELERİ…
Devlet, köylüyü yeniden üretici yapmalı. TOKİ, şehirlerde değil; köylerde, doğayla iç içe, yaşanabilir evler yapmalı. Tarım ve hayvancılık yapanlara ALIM GARANTİSİ verilmeli. İnsanlar geçim derdi olmadan, toprağına sarılmalı. Çünkü bir milletin kökü, toprağıyla olan bağında gizlidir.
Aksi hâlde sokaklarımız serseri mayın gibi dolaşan gençlerle dolacaktır.
Cezaevleri, üretmeyen ama tüketen bir neslin sonucu olarak taşacaktır.
Ve biz, her geçen gün değerlerimizi biraz daha yitiririz.
Bugün hâlâ köyde kalmış birkaç yaşlı nefer varsa, bilin ki bu ülkenin son üretim kaleleri onlardır. Onlar düştüğünde şehirde yaşayanlar da aç kalır. Çünkü market rafı değil, TOPRAK DOYURUR.
Velhasıl, geç kalmadan yönümüzü çevirmeliyiz…
TOPRAĞA, KÖYE, ÜRETİME…
Çünkü bu ülkenin gerçek geleceği, yeniden köylünün alnındaki terde, toprağın bereketindedir.
Kalın sağlıcakla..
Selahattin çelik