Bir akşam üstü içilen çayın, gündüzün telaşını dindiren bir tarafı vardır.
Gün yavaşça alnından öpülürken, bardakta usul usul yükselen buhar; biriktirdiğimiz suskunlukların da nefesidir aslında.
Çay, bizde içe işleyen bir sükûnettir. Hele ki akşamüstü…
Gecenin sessizliğine yaklaşırken içilen o bir bardak çay; geçmişle geleceğin arasında kurulmuş küçük bir köprü gibidir. Ne tamamen dündür, ne de tümüyle yarın… Tam ortası, tam dengesi…
O çayla birlikte susar bazı dertler.
İç çekişler, bir yudumda erir.
Yanında illa biri olsun gerekmez ama bir eş dost varsa sohbet bambaşka bir şeye dönüşür. Çayın demi gibi koyulaşır kelimeler.
Bazen sessizliktir çayın arkadaşı, bazen bir şarkı, bazen de uzaklara dalıp giden bakışlar.
Çayın kıymeti, o anı yaşamakla ilgilidir.
Bir bardak çay, kimine yalnızlığı yoldaş eder, kimine muhabbeti misafir eder. Ama mutlaka bir ruh haline dokunur.
Ve her akşamüstü çayı, aynı zamanda geçmişe gönderilen sıcak bir selamdır.
Bizi biz yapan, geçmişimizi geleceğe bağlayan o derin kültürün içinde çay, sadece bir içecek değil; bir dert ortağı, bir gönül yoldaşıdır.
Şimdi sen de al eline bir bardak çay…
Ve hatırla: Sessizlik bazen çayın en iyi arkadaşıdır.
Buharı yüzüne vurdukça anla… Bazı şeyler konuşulmaz, sadece yudumlanır.
Kalın sağlıcakla…
BİR AKŞAM ÜSTÜ İÇİLEN ÇAYIN HALİ…

BİR AKŞAM ÜSTÜ İÇİLEN ÇAYIN HALİ...