Sevgili dostlar,
Eğer bir insanın elini tutup onunla birlikte yürüyorsanız,
Kokusu ciğerinize huzur gibi doluyorsa,
Uyku onun omzunda en güzel sükûnsa,
Saçlarını okşayıp, ekmeğinizi bölüşüyorsanız
Ve bir gün dudaklarınızdan “Sen benim canımsın…” cümlesi dökülmüşse
Bilmelisiniz ki, artık o insan hakkında geri dönülmez bir yerdesiniz.
O noktadan sonra, o insan “duyarsız” olamaz, “pasaklı” hiç olamaz.
Belki öyledir; ama sizin gözünüzde değil.
Çünkü gerçekten sevdiğinizde, kusurları silmezsiniz
Onları görerek, bilerek, hatta içselleştirerek seversiniz.
Sevgi budur işte:
Kusursuzu aramak değil, kusurla birlikte tamamlamaktır.
Ve bir “ama” gelir cümlelerinize…
“Onu seviyorum” AMA” …”
Dikkat edin, o “AMA” nereye konuluyor:
Öncesi mi sahne? Sonrası mı perde arkası?
“Onsuz hayat güzeldi” AMA” onunla başka güzel…”
İşte bu, hakikattir.
“Onu seviyorum, “AMA” çok aksi biri…”
Bu ise tatbikattır. Henüz içselleştiremediğiniz bir sevda.
Gerçek sevgi, “AMA” dan sonrası değil, öncesini yutan sevgiye benzer.
Bir insanı her şeyine rağmen değil, her şeyiyle sevebildiğinizde;
O sevda artık yargılamaz, etiketlemez, vazgeçmez…
Çünkü sevmek, en derin “farkındalıkla” razı olmaktır.
Kalın sağlıcakla…
SEVMENİN ASLI VE AMASI

SEVMENİN ASLI VE AMASI